Vurmalı sazlar grubundadır.
Küp davul vurmalı sazlar gurubundadır. Topraktan yapılan bu küp, Anadolu’da genellikle bir şeyleri toprak altına gömmek ve saklamak için kullanılmıştır. Ancak zaman içinde bu küplerden vurmalı çalgılar yapıldığı da söylenmektedir. Dr. Werne Bachman bu konu ile ilgili bize şu bilgileri vermektedir:
‘‘Anadolu’da tipik bölgesel sınırlamalar çerçevesinde kalmış çalgılara da rastlanır. Buna örnek olarak kilden yapılmış darbuka (davul) olarak değerlendirdiğimiz kap türlerini sayabiliriz. 2. binyılın ilk yarısına ait bu seramik kaplar, dikkati çeken biçimleri ve yapıları itibariyle oldukça farklılık gösterirler. Bu davulların (darbukaların) en karakteristik özellikleri boru biçiminde, geniş ağızlı ve bu geniş ağzın etrafı kancalarla çevrilmiş olması, orta kısımda ise iki kulpun yer almasıdır. Şimdiye kadar neredeyse bütün olarak kalmış iki örneğe ait bazı parçalara rastlanmıştır. Buluntu yerleri (Beycesultan, Bayraklı, Aphrodisias vb.) istisnasız Türkiye’nin batı yarısıdır.’’ Vurmalı çalgılar dan küp davulunun ham maddesi topraktır. Bu davulun ağız kısmı içerisine bir şeyler koymak için büyük yapılmıştır. Küpün içi de oldukça geniş olduğundan ses kutusu için oldukça elverişlidir. Bu çalgı toprak gövde ve deri olmak üzere iki materyalden oluşur. Buna göre deri küpün ağzına yapıştırılır ve kendi içindeki su kalıntılarıyla zamanla olağan gerginliğe ulaşır ve ton alır. Küpün ağzı ne kadar geniş ise ton bas, ne kadar küçük ise ton o kadar tiz olmaktadır. Anadolu insanı bu çalgıyı muhtemelen evde olan eğlencelerinde sıklıkla kullanmıştır. Küp davula, genellikle Anadolu’nun orta kesiminde (İç Anadolu bölgesinde) ve daha çok Kapadokya yöresinde rastlamak mümkündür.
Bu küp, zaman içerisinde üzerine bir deri montesiyle tumba benzeri bir çalgıya dönüşmüştür. Küpün yoğun olarak kullanıldığı yörelerde icra edilen bu çalgının tarihi çok eskilere dayanmaktadır.